İlahiyatçı Hamza Yeşildal

 



 


 

Toplumun çekirdeği ailedir...

  Anne baba ve çocukların oluşturduğu toplumun en temel birimine aile denir. Aile, en ilkel toplumdan en modern topluma kadar tüm medeniyetlerde mevcuttur. Zira insanoğlu doğumundan itibaren toplu halde yaşamaya meyilli yaratılmıştır. Bir kimsenin tek başına  hayatını sürdürebilmesi ve mutlu olarak yaşayabilmesi mümkün değildir. Bu açıdan aile kurumu, insanın en temel ihtiyaçlarının karşılandığı ve insanın insan olarak yaşayabilmesi için gerekli olan ortamın hazırlanması için en değerli ve gerekli kurumdur.  

  Bütün insanlık ilk insan Hz. Adem’deni bu yana aile kurumunu muhafaza etmişler ve nesillerini bir sonraki nesile aktarmışlardır. İnsanın neslini devam ettirebilmesi ve mutlu yaşabilmesinin en önemli merhalesi evlilik yoluyla kurulan aile kurumu sayesindedir. Bunun için tüm semavi dinler, evlilik müessesesinin önemi hakkında gerekli açıklama ve uyarıları yaparak, insanoğlunun aile kurumuna gerekli ehemmiyeti göstermesini telkin etmiştir.

  Yüce dinimiz İslam, ailenin önemini  her fırsatta dile getirmiş, gerek Kur’an-ı Kerim, gerek se Hadis-i Şerifler, aile ve evlilik hakkında tüm insanlığa evrensel anlamda çok önemli mesajlar vermişlerdir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır. ‘Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için  türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir.’[1]

  Aile toplumun en önemli birimi olduğu için, aile içinde olup biten her olay o ailede yaşayan tüm bireyleri etkilemektedir. Esasen ailenin en önemli görevi, toplumu meydana getiren bireyleri manevi açıdan yetiştirmek, kişiye manevi açıdan verilmesi gerekenleri vermektir. Yani aslında her aile, her anne-baba, kendi ailesindeki fertleri eğiten birer öğretmen, her aile de aynı zamanda bir okuldur.

  Aile toplumdaki en önemli kurum olmasına rağmen eğer anne-babalar bu kurumda kendilerine düşen görevleri hakkıyla yapmıyorlarsa, topluma en büyük kötülüğü yapıyorlardır. Bir ailenin topluma yapabileceği en büyük kötülük, ailedeki çocuklara sahip çıkmamak, onların eğitimi ve diğer görevleri hakkında ihmalkar davranmaktır.

  Hz. Peygamber (s.a.v) buyuruyor ki: Her doğan çocuk İslam fıtratı üzere doğar. Sonra anne-baba hristiyan ise onu hristiyan olarak yetiştirir, Yahudi ise Yahudi olarak yetiştirir, Mecusi ise Mecusi olarak yetiştirir.

  Dinimiz aileyi kutsal bir kurum olarak görür. Aile topumun temel taşıdır. Sağlam ve düzenli ailelere sahip olan toplumların da güçlü olduğu her devirde görülmüştür. Aile yaşamı bozuk olan toplumlar ise er geç çöker ve yok olurlar. Ailedeki dirlik ve düzenlik topluma da yansır. Bozukluk topluma da geçer. Bunun için aileyi daima güçlü tutmak, aile yaşamının bozulmasını önlemek gerekir. Bu da ailevi görevlerin iyi bilinmesi ve titizlikle yerine getirilmesi ile mümkün olur.

  Geleceğimizin teminatı olan, geleceğin dünyasını şekillendirecek olan ve kendi ailelerini de yetiştirecek olan ve en önemlisi  Rabbimizin bizlere emaneti olan neslimiz için her davranışımız, her sözümüz, onların binasını oluşturan bir tuğla niteliğindedir. O halde en temelde anne-babalar, çocuklarının her zaman iyi bir insan olmasını arzu ederler. İyi insanları yetiştirmek her anne-babanın görevidir. Fakat en önemli görevimiz olan  neslimizi iyi yetiştirmek hususunda ihmalkarlıklarımızın maalesef çok fazla olduğunu üzülerek müşahade etmekteyiz.

[1] Rum Suresi, 30/21.


Arkada?yna Gönder Arkadaşına Gönder